FILMING KONUSU:
Alessandro Marcello'nun Obua ve Yaylılar için Re minör Konçertosu; Adagio(1717). Senin gibisini tanımadım. Şimdiye dek hiçbir erkek sen gibi iyi, namuslu, sen gibi mert olamadı. Olabilemedi. Güllü, Muzaffer Bey'e bunları söylerken Kemal'e biraz haksızlık ediyor. Sonrası, Io E (1971) (Ennio Morricone) ile düğün dansları ve Si Douce Á Mon Souvenir (1970) (Claude François) eşliğindeki aile resimleri. Vukuat Var (Dünya Gazetesinde 1954 ve kitap olarak 1958) (Tekin Yayınevi-Dördüncü Basım–1976) ve Hanımın Çiftliği (1961) (Onuncu Basım1999) romanlarının (Orhan Kemal) bir uyarlaması. Tanıtım yazısı Paul Mauriat'nın Godfather lüğündeki (1972) Avventura (1971) ( Eric Charden / F. Thomas ve J. M. Rivat) ile izleniyor. Fabrika işçisi Güllü Bir zamanlar anası ile Adana'daki çiftliklerde ırgatlık yapmış. Şimdi İstanbul'dalar ama gözü hâlâ oralarda. Birkaç dönüm toprağı, küçük bir evi, koyunları, tavukları olsun istiyor. İsim bile bulmuş; Güllü'nün Çiftliği. Sırtında elden beter iki üvey; Babası Cemşir ve abisi Hamza. İkisi de işsiz. La Décadanse (1971) (Gainsbourg) melodisinin olduğu sahnede haftalığını cebinden zorla alıyorlardı. [Romanda ise olaylar'ların sonunda ve Adana'nın işçi mahallesi Karşıyaka'da geçiyor. Cemşir, Mehmet Büyükgüngör'ün aksine bir doksan boyunda ve 100 kilonun üzerinde. 4 karısı ve 20 kadar çocuğu ile beraber. Güllü, en küçük karısı Boşnak Meryem'den. Çırçır Fabrikasında çalışıyor. Filmde olmayan Berber Reşit çıkarcı ve tilki gibi kurnaz biri.] Dert bu kadar olsa yine iyi. Bir de her paydosta ona askıntı olan boynu kırık var; Zaloğlu Ramazan. Kumarbaz, esrarkeş, alkolik. Dayısı Muzaffer Bey'in parasına yaslanarak kadınlara pençe atıyor. [Romanda filmdekinden farklı 48 kiloluk biri.] Kadifeden Kesesi türküsünün duyulduğu meyhanede Hamza'ya Senin üveyine piyangonun büyüğü çarptı diyerek kız kardeşini istemişti. Cemşir Güllü'yü Ramazan'a nikâhladıktan sonra Muzaffer Bey ölüvermeli mesela. Emri hak vaki olmalı Ne yandan baksan tadından yenmez bir iş diyor. Garip görünse de genç kız Hanımın Çiftliği'ne yol kilimi dediği bu yeğen sayesinde ulaşacak. Güllü, şimdilik, bir tek Kemal'le mutlu. Delikanlı bir oto tamirhanesinde (kitapta fabrikanın makine dairesinde) işçi. Beraber oldukları 5 sahnede What is a Youth (Romeo and Juliet) (1968) (Nino Rota) var. Çukurovalı pamuk tüccarı Muzaffer Bey O da İstanbul'da. Buralarda fabrikalar, şirketler. Orada arazi, çiftlik, çubuk. Bankalarda para sahibi. Kadınlara düşkünlüğü yeğeniyle aynı. Arkadaş toplantılarında konuştuğu tek konu bu. [Romandaki de öyle. Adana'ya gelen her avrat, önce çiftliği boylar onun tezgâhından geçermiş. Asıl zamparalığı ise Avrupa'da. Filmde yok ama politikayla da ilgili. Savaş bitmiş ve müttefikimiz artık oraya buraya el atıyor. Bizimki de CHP'liyken gidişata uygun olarak Demirkırat'a katılır.] Güllü, Ramazan'la evliliğe karşı çıkınca gelsin üveylerin tekmesi yumruğu. Çünkü bu iş için para (romanda bin, filmde 15 binden fazla) almışlar. Daha da gelecek, bırakırlar mı? Kemal, onu kaçırırken ve bıçaklandığında Mikis Theodorakis’in iki gerilimli melodisi var ; Batacuda (1969) ve Clever People and Grocers (1964). Neyse ki yalnızca yaralı ama O kızdan elini yıka diyen anasının gözyaşlarına dayanamayıp köyüne dönüyor. Hamza'ya da mahkemede 4 yıl verirler. Tüm bunların üstüne Meryem'in bakım gerektiren hastalığı de eklenince genç kızın direnci kalmaz. Para, anayı kızdan ayıran para. Muzaffer Bey'in saray yavrusu evine giderler. Ramazan'ı odasından sille tokat kovduğu sahnede Penelope albümündeki My Sweet Lord(1970/71) (George Harrison) var. Beni zorla, hayvan satar gibi sattılar bu rezile. Ramazan'dan böyle yakınıyor ama Muzaffer Bey'le kalpleri çoktan tutuşmaya başladı bile. Beraberliklerinde Frank Pourcel'in Amour, Danse et Violins (No. 37) (1971) uzunçalarındaki Maurir D’aimer” (1971) (Charles Aznavour) melodisi duyuluyor. O günlerde Zaloğlu, ‘hayırlısıyla’ bir kazada ölünce ‘iş olacağına varır’ arada engel kalmaz. ‘Pomme, Pomme, Pomme’ (1971) (Hubert Giraud) melodisinin olduğu sahnede Bahçıvan Zeki Alpan, Muzaffer Bey’in genç kıza aldığı hediyeleri güçlükle taşımıştı. Arada sevgi olunca ‘memleket işi’ lahmacun, çiğ köfte, şalgam ile ‘Sad Lisa’ (1970) (Cat Stevens) beraberliği bile yadırganmıyor. [Romandaki Güllü ‘sınıf atlayınca’ adını da değiştirir; Serap.] Bir çocukları olur. Muzaffer hapisten çıkan Hamza’ya para ve iş vermiş. O yapılan yardımı az bulup hapis arkadaşı İbrahim’in de yardımıyla eniştesini öldürmek ister. (Kartal Tibet’e ait) 34 KT 417 plakalı Mercedes arabanın (romanda Packard) balatalarıyla oynayıp kazaya neden olurlar. Güllü, geçici bir süre sakat kalacak olan kocası ile Çiftliğe gidiyor. Bu sırada bir Azeri türkünün ilginç ve sözsüz şekli var; ‘Seher Vakti Sen Tarlaya Gidende’ (Süreyya). Film, Muzaffer Bey’in öldürme girişiminden yaralı olarak kurtulup üstelik yürüyebilmesiyle bitiyor. [Romanlar ise çok farklı. Kemal ve Muzaffer ölüyor. Ramazan ise Çiftlikten kovulur ama sağ. ‘Azgın dişi’ Güllü/Serap’ı ‘zapt etmek’ çok zor. Bu kez Avukat’a yakınlık duyuyor.] Genç kızı ‘Kılkuyruk’ Ramazan’la evlenmesi için zorluyorlar. Cemşir; “(Bir avuç para göstererek) Daha da 15 bin verecek. Hele sen köşke gelin gittikten sonra, allööööş, sen gibi bizler de insan gibi yaşayacağız.” Güllü; “Parayla satılmışlığın insanlığı nerde ki?” Romandaki ‘kitap kurdu’ Muhsin Usta, ilerde Güllü’deki değişimi görünce “İnsan, içinde yaşadığı şartların adamı oluyor zamanla” diyecektir (Hanımın Çiftliği-Sf. 307) (Tekin Yayınevi) (10. Basım–1999). (Yazan: Murat Çelenligil)
0 yorum: